RoboCop 3 Filminin Konusu
Detroit’in geleceğini tamamen ele geçirmek isteyen dev şirket Omni Consumer Products (OCP), artık kâr hırsını gizleme gereği bile duymamaktadır. “Delta City” adını verdikleri ultra-modern metropolü inşa etmek için yoksul mahalleleri yıkmaya kararlıdırlar. Bu amaçla kiralık özel güvenlik ordusu Rehabilitation Division’ı (Rehabs) devreye sokar; bu birim, mahalle sakinlerini zorla evlerinden çıkararak şehri adeta bir savaş alanına çevirir.
Bu acımasız yeniden yapılanma planı, halkı yeraltında örgütlenen bir direniş hareketi kurmaya iter. Aralarında mühendisler, eski sakinler ve adalet arayışındaki gönüllüler vardır. Direnişin tek umudu, hâlâ adalet için savaşan ama insanlığını da korumaya çalışan yarı insan yarı makine polis RoboCop (Alex Murphy) olur.
RoboCop, başlangıçta OCP’nin yeni güvenlik güçleriyle doğrudan karşı karşıya gelmekten çekinse de, Rehabs’ın sivil halka karşı işlediği zulmü gördükten sonra direnişin safına katılır. Bu süreçte, yüksek teknolojiyle donatılmış yeni bir uçan zırhlı jetpaket, RoboCop’un en güçlü silahına dönüşür.
OCP’nin iç çekişmeleri büyürken, Japonya merkezli bir şirketin desteğiyle geliştirilen robotik ninja suikastçılar da devreye girer. RoboCop, hem bu ölümcül makinelerle hem de OCP’nin yıkıcı planlarıyla mücadele etmek zorunda kalır.
RoboCop 3, serinin önceki filmlerine göre daha macera odaklı ve genç izleyiciye hitap eden bir tona sahip olsa da; şirketlerin sınırsız gücü, kentlerin özelleştirilmesi ve halkın direniş hakkı gibi sosyal mesajlarını korur. Alex Murphy’nin, insan vicdanını kaybetmeden makine gücüyle adalet arayışını sürdürmesi, serinin temel özünü bu filmde de canlı tutar.