Nicolas, sevgilisi Daniela’yı trajik bir kazayla kaybettikten sonra yaşamının anlamını yitirir. Tesadüf eseri katıldığı bir klinik çalışma sayesinde, lucid rüyalar aracılığıyla Daniela’yı her gece yeniden bulur.
Rüyalarda gerçeklik ile anılar iç içe geçerken, ölen kişiye duyduğu özlem yanılsamaya dönüşür. Başlangıçta huzur veren bu deneyim, zamanla Nicolas’ın kendi zihnindeki kontrolcülüğü ve Danielanın artan varoluş isteğiyle sürtüşmeye başlar.
Film ilerledikçe rüya ile gerçek arasındaki çizgiler bulanıklaşır; kontrol arayışı, kaybetme korkusu ve aşkın yanılsamaya dönüşen hali iç içe geçer.
“Daniela Forever”, bilinçaltının sınırlarını zorlayan, görsel tarzıyla dikkat çeken bir bilimkurgu-romantik drama olarak izleyicide hem duygusal hem zihinsel bir deneyim bırakır.