Downton Abbey: The Grand Finale Filminin Konusu
Downton Abbey serisinin merakla beklenen üçüncü ve son sinema filmi olan The Grand Finale, 1930’ların İngiltere’sine geçiş yapan Crawley ailesinin hem duygusal hem toplumsal bir dönüşümünü anlatıyor. Bu kez eve dönüşleri sadece taş çatlasın nostalji değil; Mary Crawley’in (Michelle Dockery) boşanma skandalıyla başlayan bir dizi zorlukla şekilleniyor. Boşanmış bir kadın olarak toplumun gözünde istenmeyen bir figüre dönüşen Mary, bu süreçte eve dair imajları ve toplumsal statüleri yeniden tanımlamak zorundadır.
Bir yandan Mary’in itibarı sarsılırken, diğer yandan Crawley ailesi finansal çalkantılarla yüzleşir. Cora’nın Amerikalı kardeşi Harold (Paul Giamatti), ailesinin servetini tehlikeye atan yatırım kararları nedeniyle Downton’ın geleceğini tehdit eder.
Ancak film sadece kriz yönetimi değil; aynı zamanda yeni bir neslin yükselişini de simgeliyor. Robert Crawley (Hugh Bonneville), mülkü kızı Mary’e devretmeye hazırlanırken, Downton’ın mirası modernleşme ile yüzleşiyor. Servis kadrosundan Daisy ve Carson gibi karakterler de hikâyede yeni roller üstlenerek değişimin temsilcileri haline geliyor.
Yönetmen Simon Curtis ve senarist Julian Fellowes, seriye olan veda sahnesini görkemli ama aynı zamanda zarif bir veda olarak tasarlamış. Maggie Smith’in hayat verdiği ikon haline gelmiş Violet Crawley anısına filmde pek çok duygusal gönderme bulunuyor; bu veda hem karaktere hem de Maggie Smith’in mirasına saygı niteliğinde.