Beş yıl sonra… Dinozorlar tamamen izole oldu. Dünya, insanlığa geri dönüşlerini beklerken, bir adada gizli bir laboratuvar tekrar hayat buluyor. Jurassic World: Yeniden Doğuş, türünün klasik öğelerini bir araya getirerek hem nostalji hem de modern aksiyon dozu sunuyor.
Zora Bennett (Scarlett Johansson) liderliğindeki yetenekli ekibe verilen görev: Dünyanın en büyük kara, deniz ve hava dinozorlarından DNA örnekleri toplamak. Ama işler planlandığı gibi gitmez. Görev sırasında bir aileyle yolları kesişir, tekneleri devasa su dinozorları tarafından batırılır. Mahsur kaldıkları yasak ada, Jurassic Park’ın gizli geçmişine tanıklık eder.
Bozulmuş mutasyonlar, yırtıcı titanosauruslar, çevik pterosaur-florakor gibi yeni tehditler ve doğanın en vahşi haliyle yüzleşirken karakterler hem fiziksel hem ruhsal sınavdan geçer. Dr. Henry Loomis (Jonathan Bailey), Duncan Kincaid (Mahershala Ali) ve diğer ekip üyeleri, sırlarını sakladıkları bu adada hayatta kalmak için birbirlerine güvenmek zorundadır.
Film, görsel efektler, animatronics ve mmix 35 mm film çekimleriyle nostaljik bir dokunuşla sunuluyor. Alexandre Desplat imzalı, Abbey Road Stüdyoları’nda kaydedilen film müziği; John Williams temasına saygı duruşlarıyla atmosferi destekliyor—hatta Jonathan Bailey’in sahnede kendi çaldığı klarnet solosu unutulmaz bir duygu anı yaratıyor.
Yönetmen Gareth Edwards, senarist David Koepp ve yapımcı Steven Spielberg’ün etkisiyle bu yeni dönem filmi, Jurassic serisinin yeniden doğuşunu temsil ediyor. Eleştirmenler karışık olsa da box office başarısı net: dünya çapında 575 milyon doların üzerinde hasılat ve güçlü izleyici tepkisi filmin giderek artan popülerliğini yansıtıyor.