Dil : Türkçe Dublaj
Yıl 2010 ve New Yorklu gazeteci Jeff Harris, New Yorker’da “Bossa Nova’nın 50 yılı” üzerine bir makale yayınlıyor. Makaleden etkilenen coşkulu editör Jessica, Jeff’e 1960’ların başında Brezilya’da ve dünya çapında müzikte devrim yaratan bu etkili müzik hareketi hakkında bir kitap yazmasını önerir. Jeff yeni projesi için araştırma yaparken hiç tanımadığı bir piyanistle tanışır: Tenório Jr. Piyanist hakkında araştırmaya başladığında Jeff, otuz yılı aşkın süredir müzik üretmediğini veya kaydetmediğini keşfeder. 1970’li yılların pek çok müzisyeni gibi bu müzisyenin de turne sırasında uyuşturucudan ya da kaza sonucu ölmüş olabileceğini düşünüyor. Jeff, Bossa Nova dönemini yaşayanlardan türün mirasını şekillendirmeye devam eden genç yeteneklere kadar her nesilden müzisyenle tanıştığı Bossa Nova araştırmasına devam etmek için Rio de Janeiro’ya gidiyor. Ancak Tenório Jr. karışmaya devam ediyor. Tarihiyle kesişiyor. Tenório’nun Buenos Aires’te büyük müzik şairi Vinicius de Moraes’e eşlik ettiği bir tur sırasında ortadan kaybolduğunu, işkenceyle öldürüldüğünü ve cesedinin asla bulunamadığını öğrenir. O zamanlar 35 yaşında olan Tenório, o zamanlar Brezilya müziğinin en parlak müzisyenlerinden biriydi. Tenório’nun trajik kaderini çevreleyen gizem ve müziğinin kalitesi Jeff’i çok etkiliyor. Jeff, Bossa Nova hakkındaki kitabı üzerinde çalışmaya devam etse de Tenório’nun hikayesi asla aklından çıkmıyor. Tanıştığı ve röportaj yaptığı müzisyenlerin çoğu Tenório’nun tanıdıkları, arkadaşları ve hayranlarıdır. Tenório’nun ortadan kayboluşunun gölgesinde kalan hikayesi, onu tanıyanların hafızasından silmeyi başaramadı.