RoboCop Filminin Konusu
Yakın geleceğin Detroit’i, yozlaşmış şirketlerin ve tırmanan suç oranının gölgesinde, çökmek üzere olan bir metropol haline gelmiştir. Şehrin yönetimi, kamu düzenini sağlamak için devasa bir teknoloji devi olan Omni Consumer Products (OCP) ile anlaşma yapar. OCP, hem kâr odaklı kentsel dönüşüm projelerini yürütmekte hem de polisi özelleştirerek “yeni düzen”in temelini atmayı planlamaktadır.
Bu karmaşanın ortasında, idealist ve görevine bağlı polis memuru Alex Murphy, yeni atandığı bölgede acımasız bir çetenin tuzağına düşer. Çete lideri Clarence Boddicker ve adamları tarafından vahşice öldürülen Murphy, artık sıradan bir polis değildir; OCP’nin gizli projesiyle yarı insan yarı makine bir varlık olarak yeniden “doğar”: RoboCop.
Titanyum alaşımlı zırhı, üstün ateş gücü ve gelişmiş hedefleme sistemleriyle donatılan RoboCop, suçla mücadelede durdurulamaz bir güçtür. Ancak programındaki üç temel emir—halkı korumak, yasaları uygulamak ve düzeni sağlamak—onun insani geçmişini tamamen silmeye yetmez. Murphy’nin anıları, zamanla sibernetik bilincinin derinliklerinden su yüzüne çıkar.
RoboCop, hem kendi insan kimliğini hatırlamak hem de OCP’nin karanlık planlarını ortaya çıkarmak için zorlu bir mücadeleye girişir. Bu yolculukta, yalnızca Detroit’in yozlaşmış suçlularıyla değil, kendisini bir “ürün”e dönüştüren şirketin acımasız yöneticileriyle de yüzleşir.
RoboCop (1987); yalnızca aksiyon dolu sahneleriyle değil, kapitalizmin ve teknoloji bağımlılığının insanlık üzerindeki etkilerine getirdiği keskin toplumsal eleştirilerle de bilim kurgu sinemasında bir dönüm noktası olmuştur.
